
Toplumsal hayatın büyük bölümünü ticaret (ekonomi) şekillendirmektedir. İnsanlık boyunca çıkan savaşlar ya ticaret (ekonomi) ya da din sebebiyledir. Bu yönüyle ticaret, politikaya da yön vermektedir. Ülkeler arası siyasi ilişkilerde ticaret birinci öncelik olarak gözetilmektedir. Bir ülkenin başka bir ülke ile münasebetine taraflar arasındaki ticari ilişki yön vermektedir.
Makroekonomi, ekonomi biliminin toplam tüketim, toplam üretim, toplam tasarruf, toplam yatırım, toplam gelir ve toplam istihdam gibi toplam büyüklüklerini inceleyen ve bunlar ile ilgili çözümleme ve çıkarımlar yapan alt bilim dalıdır. Görüldüğü üzere toplam verileri inceler. Yani mikroların toplamından oluşur. Dolayısıyla makroekonomide belirtilen kavramların mikroekonomik (firmalar) düzeyindeki durumu makroekonomiyi belirler.
Bir ülkenin ekonomisini, mikro düzeyde (firmalar düzeyinde) çalışmalar yaparak okuyabilirsiniz. Firmaların öz sermaye yetersizliği çektiği, faiz batağına battığı, vadeli satışlarını tefeci kurumlarda nakite çevirdiği bir ortamda ülke ekonomisinin iyi olması düşünülemez. Gelir-gider dengesinin şaştığı, tüketimin üretimi aştığı, isteklerin ihtiyaçlara galip geldiği bir ortamda ülke ekonomisinin iyi olmasını kimse beklememelidir.
İşletmelerin ekonomisini de şahısların iktisadi davranışları belirler. İşletmelerde çalışanların her biri, kişisel hayatlarında ya kişisel ya da aile ekonomilerini yönetmektedirler. Bu bireysel ya da aile ekonomilerinin yönetimi sırasında da gelir-gider dengesi, istek-ihtiyaç analizi, ayağını yorganına göre uzatma gibi kavramlara dikkat etmeleri gerekmektedir.
Tıpkı bir barajı besleyen kılcal su akıntıları gibi, bireyden aileye, aileden işletmeye, işletmeden ülke ekonomisine uzanan bir iktisadi düzen vardır. Kendi bütçesini yönetemeyen aile bütçesini yönetemez, aile bütçesini yönetemeyen, işletme bütçesini yönetemez, işletme bütçesini yönetemeyen ülke bütçesini yönetemez. Her insanın bir bütçe yönetme melekesi vardır ve tıpkı kaslar gibi yönettiği miktar arttıkça bu melekede de artış gözlenir.
Toplumsal iktisadi düzenin iyileşmesi için önce kendi kişisel ve aile ekonomimize dikkat etmeliyiz. Daha fazla tasarruf, daha az gereksiz harcama yapmalıyız. Kişisel tasarrufumuz arttıkça, kişisel ve toplumsal refah düzeyimiz artar. Rehberimiz Kur’an, tek önderimiz Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) olmalıdır.
Rabbimiz, Bakara Suresi’nin 177. Ayetinde bize erdemli insanı şöyle tanımlamıştır. “Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz erdemlilik değildir. Asıl erdemli kişi, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere iman eden; Sevdiği maldan yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, yardım isteyenlere ve özgürlüğünü kaybetmiş olanlara harcayan, namazı kılıp zekat verendir. Böyleleri anlaşma yaptıklarında sözlerini tutarlar, darlıkta, hastalıkta ve savaş zamanında sabrederler. İşte doğru olanlar bunlardı ve işte takva sahipleri bunlardır.”
Erdemli toplumun inşası için, erdemli insan, erdemli işadamı olabilmek, ilmimizle amil olabilmek duasıyla hayırlı ramazanlar dilerim.
Mehmet Cebeci
02.04.2022 / 1 Ramazan 1443